Almanya, Oryental Hıristiyanların Merkez Konseyi Başkanı Ferit Tekbaş, orkestra şefi ve kurucusu Ali Uğur ve Almanya turnesi sorumlusu Sema Güleryüz ile Avrupa'da gerçekleştirdikleri yardım turu hakkında konuştu.
6 Şubat depreminde Hatay halkının hayatı saniyeler içinde alt üst oldu. Bir yandan ailelerimizi, evlerimizi, akrabalarımızı, dostlarımızı kaybettik ama diğer yandan da tarihi yapılarımızı, eserlerimizi kaybettik. Bu depremde Hatay Senfoni Orkestrası'nın kaybı ne kadar büyük oldu?
6 Şubat depreminde orkestramızdan 4 sanatçımızı kaybettik. Prova salonumuz yıkıldı, içindeki enstrümanlarımız da enkaz altında kaldı.
Kaybettiğimiz arkadaşlar çocukluktan bu yana birlikte büyüdüğümüz arkadaşlarımızdı. Birlikte okuduğumuz, birlikte yürüdüğümüz, birlikte müzik yaptığımız... Bu orkestrayı onlarla birlikte büyük ideallerle kurduk. Orkestramızdan her ses yeniden yükseldiğinde kaybettiğimiz arkadaşlarımız bizim için hep bıraktığımız yaşta orkestranın üyesi olmaya devam edecek.
İçinde büyüdüğümüz, müzik yaptığımız, her bir köşesini birlikte adımladığımız sokakları, anılarımızı yitirdik. Antakya’nın kendine has bir kokusu vardı. O kokuyu yitirdik. Şimdi şehrimizi mühürledik zihnimize. Şehrin hafızası depremle birlikte ağır bir darbe aldı ama bu hafızayı canlandırmak ve diri tutmak için müzik yapmaya devam edeceğiz.
Kişisel olarak 6 Şubat gecesini nasıl yaşadınız ve nasıl geçirdiniz, herhangi bir kayıp yaşadınız mı?
O gece aile evindeydim. Deprem anında annem, babam ve kardeşimle birlikte ikinci katta uyandık. Dışarı çıkmak yerine üst katta kalan yengem ve kuzenlerimin yanına çıktım. Ben kuzenlerimi kucaklayarak üçüncü kattan ikinci kata inerken annemler de evden yeni çıkıyorlardı.
Yan taraftan amcamlar, aşağıdan halam çıkmaya çalışıyordu.
İkinci katın merdiveninde depremin en şiddetli anını yaşadık ve üst üste düştük. O an oradan kurtuluşun olmayacağını düşündüm. Kuzenlerimi altıma alıp üstlerinde kapandım. Evimiz yıkılmadı ve deprem hafifledikten sonra çocukları kucaklayıp evin dışına çıktık.
Dışarı çıkar çıkmaz herkesin iyi olduğunu teyit etmek için orkestra grubumuza yazdım. Şebeke ara ara geldikçe arkadaşlarımızdan cevaplar da gelmeye başladı. Bu bekleyiş saatler aldı. 5 arkadaşımızdan bir türlü dönüş alamadık. Gizem, Abdo, Cansu, Büşra ve Ali…
Gün ağarmaya başlayınca hemen Orkestra Viyola Grup Şefimiz Umut Doğu Arslan ile birlikte arkadaşlarımızı aramaya koyulduk. Önce Viyola sanatçımız Büşra Kırkıcı Zateri’nin yanına gittik. Büşra ailesi ile birlikte yakalanmıştı depreme. 4 katlı bir apartmanın 1. katında enkazın en altında kalmıştı. Eşi de Büşra’ya ulaşmaya çalışıyordu. Bulabilmek için enkazın başında devamlı olarak seslendik fakat hiçbir şekilde haber alamadık. Ardından Çello sanatçımız Gizem Zirve’nin yanına gittik. Gizem ailesiyle birlikte 13 katlı bir apartmanın 6. Katında kalıyordu. Oraya vardığımız zaman Gizem ve tüm ailesinin içinde olduğu apartmanın yerle bir olduğunu gördük. Gizem hayattaydı, enkazın altından sesini duyabiliyorduk. Ben, Gizem’in eniştesi ve kuzeni Gizem’in sesinin geldiği yöne doğru enkazı kazmaya başladık. 16 saat sonra Gizem ve babasını enkazdan çıkarabildik ama maalesef annesini, kız kardeşini ve erkek kardeşini kaybettik.
Vurmalı Sazlar Sanatçımız Abdurrahman Düzgün ve Kontrbass sanatçımız Ali Yılmaz’ın ölüm haberleri geldi ama bunu kendim teyit edene kadar orkestrayla paylaşmadım. Ardından Büşra’nın da ölüm haberi geldi ama onu da yazmadım gruba. Nasıl yazılırdı ki..
Abdo’yu çocuğuyla birlikte kaybettik.
Ali deprem anında evden çıkmayı başarıyor. Bahçede beklerken bir sarsıntı daha olunca bahçe kapısı üzerine düşüyor. Ailesi Ali’yi aramaya başlıyor ve yarım saat sonra görüyorlar bahçe kapısı altındaki ayaklarını..
Sopranomuz Cansu Çilingir’in yanına gittik. Bir apartmanın 2. Katında yaşıyordu. 3 ve 4. Kat ile 1. Kat arasında tamamen yok olmuştu Cansu’nun oturduğu kat. Cansu’yu göremiyorduk ama onu duyabiliyorduk. O da bizi duyabiliyordu. Cansu ile konuşup onu kurtaracağımızı söyleyerek motive etmeye çalışıyorduk. Henüz yardım gelmemişken umudunu yitirmemesi için dışarıdaki demirlere duvararak kurtarma çalışmalarının başladığını ve onu çıkarmamıza az kaldığını söylüyorduk.
Cansu yaralı değildi. Cansu’dan ses alamamaya başlayınca enkazın altına girdim. Dışarıdan duyamıyordur diye düşünmek istedim. Cansu diye bağırırken Doğan adında birinin sesini duydum. Yardım istedi. Merdiven boşluğunda yakalanmıştı depreme.
Cansu’yu 36 saat boyunca kurtarmaya çalıştık. Ama o kadar dayanabildi, kurtaramadık, kaybettik.
Doğan’ı da kurtaramadık.
İki hafta boyunca arama kurtarma çalışmalarına katıldım. Daha sonrasında ise çadır dağıtımı ve erzak dağıtımı gibi insani ihtiyaçların giderilmesi için çalışmalarda bulundum.
Almanya'da 60 müzisyenden oluşan bir orkestra ile bir turne düzenliyorsunuz. Depremden kısa bir süre sonra ve bu kadar çok mağdur varken bunu nasıl başardınız ve bu turneye nasıl hazırlandınız - sanırım çok fazla çalışma ve disiplin gerektiriyor?
Ufak bir düzeltme yapayım. 41 kişiyle geliyoruz.
Biz depremden önce sadece müzik yapmak için bir araya gelen bir orkestra değildik. Orkestramızın kuruluş anından itibaren amacı Hatay’da kültür ve sanat alanında hayatı iyiye yönelik dönüştürmekti. Bir dönüşüm hareketi olarak tarifledik kendimizi.
Orkestramızdaki bu kadar arkadaşımız depremden önce de çok zorlukla hareket ediyordu. Kültür Sanat alanında bağımsız bir şekilde kurulmuş ve ayakta kalmaya çalışan bir orkestraydı bizimkisi anlayacağınız. Kurulduğu andan itibaren pandemi, maddi zorluklar peş peşe geldi. Prova salonumuz yoktu. Bu yüzden jeneratör ışığıyla çalışarak provalarımızı alıyorduk.
Depremden sonra dönüşüm yaratma misyonu yeniden yaratma misyonuna dönüştü. Tarih boyunca insanlık bu tür travmalar, savaşlar, depremler, afetler yaşadı. Ama her zaman bu zorluklardan çıkmak adına birileri fedakarlık yapmış, bedel ödemiş. Bu sefer de bize denk geldi. Fedakarlık yapma sırası şimdi bizde.
Tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun farkındayız ve bununla başa çıkacağız. Bu şehir Romadan bu güne dek 36 kere yıkılmış ve 36 kere de ayağa kalkmış bir şehir. 37. Yıkım bize denk geldi. Bizden önce nasıl birileri ayağa kaldırmak için mücadele ettiyse biz de 37. Yıkımda mücadele edip ayağa kaldırmak üzere hareket ediyoruz. Ve bizler biliyoruz ki her zaman travmalardan, yıkımlardan, kaos durumlarından çıkış yolu bilim ve sanatla olmuştur. Biz de bu coğrafyanın müzisyenleri, eğitimcileri, çocukları olarak buna yönelik adımlar atıyoruz. Fakat bunu tek başımıza yapamayacağımızın da farkındayız. O yüzden depremden belli bir süre sonra tüm ülkeye ve dünyaya dayanışma çağrısında bulunduk. Bu çağrımıza karşılık veren değerli sanatçı dostlarımızla deprem bölgesinde yeni yaşamın örülmesi adına sanatla iyileşme ve iyileştirme üzerine sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz.
Depremden sonra ben ve orkestramızın baş kemancısı Ezgi Fırıncıoğulları dışında orkestra üyeleri şehirden göç etmek zorunda kaldı. Bu göçün sebebi evlerinin yıkılması, sevdiklerinin kaybı, iş imkanın olmamasıydı. Bu geçici bir ayrılık. Bir arada olmanın yolunu bulacağız.
Depremden bu yana orkestra üyelerimizle sadece konser verilecek şehirlerde bir araya gelebiliyoruz. Almanya konseri öncesinde 21 Ekim’de Hatay’da büyük bir anma konseri yapacağız. Bu konser çalışmasını gerçekleştirmek için herkes Hatay’a döndü. Şimdi çadır kentte kalıyor, provalarımızı çadırlarda alıyoruz. Almanya konserine de burada hazırlanıyoruz.
Bu turneyi yapmak ve yeniden yapılanma için çalışmak, orkestranız için de kişisel olarak sizin için neden önemli?
İlk olarak söylemek gerekirse bir müzisyenin en büyük motivasyonu müzik yapmak ve üretmektir. O yüzden bu konserler orkestramız için can suyu niteliğinde. En büyük etkisi ise ayakta kalabilmemiz adına bizi motive etmesi.İkincisi ise sesimizi tüm dünyaya duyurmak, tüm dünyaya Hatay’ı anlatmak, deprem gerçeğini unutturmamak ve hafızaları diri tutmak adına çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Hatay halkı gibi orkestranın müzisyenleri de farklı dinlere ve ırklara mensup. Örneğin depremde hayatını kaybeden solistiniz Cansu Çilingir Rum Ortodoks'tu. Hatay'daki yaşamın orkestranıza yansıması bir tesadüf mü, yoksa bilinçli olarak mı bu şekilde düzenlediniz?
Hayır. Bilinçli olarak yaptığımız bir durum değildi bu. Orkestraya katılımdaki en önemli kriterlerimiz iyi bir müzisyen olmak ve ortak ideallerde birleşmek.
Bizi birleştiren durum ise bu kadar farklı kültürlerden insanın tam da müziğin ruhuna göre bir araya gelmiş olması. Bu Antakyadaki çok kültürlülüğün doğal bir yansıması.
İnsanlık tarih boyunca her zaman, aynı coğrafyada olmasa bile hiç tanımadığı, yüzünü görmediği ve hatta görmeyeceği insanların acısını paylaşabilmiş ve yaraları sarmak için elinden geleni yapmış.
Bu sefer yıkımı biz yaşadık evet ama bu acı tüm insanlığın ortak acısı oldu. Bu sebeple hepimiz için ortak miras olan Antakya’ya karşı herkesin ayrı bir duyarlılığı var. Ayrıca sanatın iyileştirici gücüne olan inancın da etkisiyle böyle bir desteğin geleceğini düşünüyorduk.
Almanya Tur Müdürü Sayın Sema Güleryüz'e sorularımı yöneltmeden önce, bu röportaja eklemek ve okuyucularımız ve üyelerimizle paylaşmak istediğiniz başka bir şey var mı?
Destekleriniz için çok teşekkür ederiz. Hatay’da yeni yaşamın yeniden örülmesinde verdiğiniz destekler bizim için çok önemli.
Sayın Güleryüz Hanımefendi, Hatay Akademi Orkestrası turnesi ile ilgili olarak son dönemde sizinle birkaç kez telefonda görüştük. Bu kadar kısa sürede tüm bu hazırlıkları nasıl yaptığınızı bize detaylı bir şekilde anlatabilir misiniz?
Temelde adım adım ilerledim. Tam inanç ve az deneyimin iyi bir karışımıyla başladım ve önce ne yapacağıma dair düşüncelerimi yazdım. İlk konuşmalardan sonra, böyle bir şeye nasıl yaklaşılacağına dair kabaca bir fikrim vardı. Konular benim için de yeni olduğu için ilk konuşmalar benim için yüksek bir öğrenme eğrisine sahipti. Ancak konuların kendini tekrar ettiğini hemen fark ediyorsunuz (uygun bir salonu nasıl bulurum, sponsorları nasıl bulurum, biletleri nasıl satarım, vb.) Tüm konuları düzgün bir şekilde hazırladıktan sonra, birçok şeyi birden fazla kez kullanabilirsiniz (örneğin, çevrimiçi bir bilet platformuyla sözleşme yapmak). Ve bu bana yardımcı oldu. Ancak, başka yerlerde kesintiye gitmek zorunda kaldım, ama bu sadece geçici. İşin iyi tarafı, pek çok şeyi kendim belirleyebiliyorum, örneğin 31€'luk sembolik giriş ücretini. Sebebi: Çünkü Hatay'ın araç plakası 31'dir.
Bu hazırlıkların sizin için en zor kısmı neydi ve günde kaç saat çalıştınız?
Bu, insanları bu projeye dahil etmekle ilgili. Pek çok dernek ve belediyeler, çabaların hafife alınamayacağı gerekçesiyle reddetti. Ancak Antakya'nın eşsiz kültürü M.Ö. 300'den beri insanlık tarihinin vazgeçilmezi olmuştur. Bunları korumak artık bizim elimizde. Değerlerimi paylaşan ve belediye başkanları bulduğumda işler daha hızlı ilerledi. Bu noktada belediye başkanları Dominik Sauerteig (Coburg), Daniel Zimmermann (Monheim am Rhein), Frederick Brütting (Aalen), Markus König (Nürnberg) ve Stuttgart'taki Mesnet Derneği yönetim kurullarına ve Augsburg’taki Ehlul-Beyt derneğine çok teşekkür ediyorum. Onların güveni ve himayesi olmasaydı, Antakya'nın kültürel mirasını Almanya'da hayata geçiremezdik. Almanya'da belediye başkanlarının sayısı daha da fazla olduğundan: Gelecek yıl orkestrayı da davet edebilirsiniz! Zaman açısından 3-4 saat civarında vakit ayırıyorum, bazen hafta sonları daha da fazla olabiliyor.
Orkestra için bu işi gönüllü olarak yaptığınızı varsayıyorum. Sizi bu işe mutive eden neydi?
Evet, bunu gönüllü olarak yapıyorum. Motivasyonumun iki yönü var: Müziği ve kültürü seviyorum. Aynı zamanda iki memleketim var ve bunlardan birini şimdi inşa etmem gerekiyor. Tek bir yön vardır o da ileridir. Savaşlar ve doğal afetlerden sonra kültürü kurtarmak için küçük bir fırsat penceresi vardır ve Antakya'nın dünya tarihi açısından önemi vazgeçilmezdir. Konserlerle tam da buna katkıda bulunmak istiyorum; ama elbette yerelde inanılmaz kalkınma çalışmaları yapan insanları ve bölgeyi terk etmeyenleri, yani aileleriyle birlikte olan orkestarayı da güçlendirmek daha da önemli.
Orkestra ne zaman ve hangi şehirlerde konser verecek ve biletleri nereden alabiliriz?
Almanya'da altı konser var. Diasporamız Almanya ve komşu ülkelere yayılmış olduğundan, (aynı zamanda bir mühendis olarak) benim için online bilet satışı sunmak önemliydi. Konserlere tüm Antakyalıları, hobi Antakyalıları, senfonik kültürlerarası müzik tutkunlarını ve tüm kültür severleri davet ediyorum. Katılamasanız bile bilet alarak orkestraya destek olabilirsiniz. Müzik iyileştiren ve rahatlatıran bir sanatır; dünyanın şu anda umutsuz oluşundan ihtiyaç duyduğu bir şeydir müzik.
25.10.2023 Monheim am Rhein:
https://monheimer-kulturwerke.reservix.de/p/reservix/event/2144626
27.10.2023 Nürnberg:
https://www.easyticket.de/veranstaltung/hatay-academy-orchestra/95301/
28.10.2023 Aalen:
https://www.easyticket.de/veranstaltung/hatay-academi-orchestra/95277/
31.10.2023 Stuttgart:
https://www.easyticket.de/veranstaltung/das-musikalische-erbe-antiochias/95121/
02.11.2023 Coburg:
https://35492.reservix.de/p/reservix/event/2168523
05.11.2023 Augsburg
Ehlul-Beyt Kulturvereins eV. Mehmet Emir (+49171 2710 773) ve Semir Emir (+49171 2129 627) üzerinden biet satışı yapılmaktadır.