
Prof. Dr. Gazi Huri kaynak: Prof. Dr. Gazi Huri
Profesör Dr. Gazi Huri ile Röportaj
Sayın Dr. Huri, Türkiye'deki çok insan sizi tanıyor, ancak sizi henüz tanımayan Almanya ve Avrupa'daki okuyucularımıza kendinizi tanıtabilir misiniz?
Uzmanlık eğitimimim süresince Zürih Üniversitesi’nde Mikro cerrahi eğitimi ve Viyana Tıp Fakültesi’nde Kas İskelet Tümör Cerrahisi ile ilgili çalışmalarda bulundum. 2012-2014 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde Dünya’nın önde gelen Tıp Fakültelerinden olan “Johns Hopkins Üniversitesi” Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı “Omuz ve Spor Cerrahisi” kliniğinde araştırmacı doktor olarak çalıştım ve bu süre içerisinde önemli araştırmalar ve projeler yaptım. Ayrıca 2018 yılında Dünya’nın en prestijli Ortopedi ve Travmatoloji Birliği olan “Amerika Ortopedi Akademisi” (American Academy of Orthopaedics Surgeon) 2018 yılı Uluslararası Genç Cerrah bursunu kazandım ve aynı yıl “Stanford Üniversite’sinde davetli öğretim üyesi olarak bir süre çalıştım.
2019 yılında dünyada ortopediye yön veren cerrahların yer aldığı Amerika Birleşik Devletleri "Kemik ve Eklem Cerrahları Derneği” (Association of Bone and Joint Surgeons-ABJS) üyeliğine seçildim. Ayrıca Avrupa Ortopedi ve Travmatoloji Federasyonu (EFORT) Spor ve Omuz Cerrahisi eğitim grubunun yöneticiliğini de yürütmekteyim. Bunlara ek olarak Türk Ortopedi Derneği Eğitim Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcılığı görevlerim devam etmektedir.
ABD, Avrupa, Japonya ve Türkiye’de Koç Üniversitesi iş birliği ile aldığım “Bone Plate” başlıklı ve Hacettepe Üniversitesi ile birlikte aldığım “Cerrahi Kılavuz” isimli patentlerim bulunmaktadır. Bu patentler ile “International Federation of Inventors' Associations (IFIA)” ve “Istanbul International Inventions Fair - ISIF'16” kongrelerinden “En İyi Akademik Buluş” ve “ En İyi Patent” ödüllerini aldım.
Uluslararası yayınlanmış 100 un üzerinde bilimsel makalem ve 3 kitabım vardır.
Evliyim, 1 kizim var. Esim Pınar, doku mühendisliği alanında yapmış olduğu cazlımalar ile ulusal ve uluslararası birçok ödüle layık görüldu ve su an Ankara Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliğinde Profesör olarak araştırmalarına devam etmekte. Kizim Alin, ortaokul öğrencisi ve ayni zamanda Bilkent yâri zamanlı konservatuvarda 6 yıldır Piyano eğitimlerine devam ediyor, konserler veriyor ve 3 dili anadili gibi konuşabiliyor.
Hocam, Türk Bilim Ödülü'nü aldınız. Bu ödül tam olarak ne içindi ve ne zaman aldınız?
T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde Aralık 2018 yılında Türkiye Bilimler Akademisi Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (TUBA-GEBIP) ödülüne layık görüldüm. Bu ödülü “Align“ adını verdiğimiz ayarlanabilir hareketli kemik plağı buluşumuz ve yapmış olduğum akademik çalışmalar ve başarılar sayesinde kazandım.
2012'de başlattığım “Align“çalışmamızda, kırık veya kemik tümörü tedavileri gibi kemikte kayıplara veya kısalıklara neden olabilen durumlarda kemik boyunun uzatılması için yeni nesil hareketli kemik plağı geliştirdik ve bu sayede kemiği bir seansta ya da kademeli olarak günde 1mm toplamda 4 cm uzatabilecek duruma geldik.Bu buluşumuzu uluslararası dergiler de yayınlayarak Dünya literatüre katkılarımızı sağlamış olduk.
Hatay'da neredeyse herkes depremde aile üyelerini ya da arkadaşlarını kaybetti. Depremin sizin üzerinizde kişisel olarak nasıl bir etkisi oldu?
Antakya’da doğmuş, Antakya’nın havası, suyu, yemeği ile büyümüş, kültürü ile yoğrulmuş biri ve aynı zamanda bir ortopedik cerrah olarak depremin benim için hem sosyal hem de mesleki etkileri oldu. Depremin 8. Saatinde Antakya’da idim. Bardaktan boşalırcasına yağmur, gök gürültüsü ve arada enkazlardan kulağıma gelen yardım çağrıları dışında Antakya çok sessizdi. Yolda yürüyebilen şanslı azınlık şok içindeydi. Günler geçtikçe tablonun vahameti netleşti ve felaketin boyutu ortaya çıktı. Ben de herkes gibi onlarca yakınımı, dostlarımı enkazların altında bıraktım, anılarım ise moloz yığınların arasında kayboldu gitti. Kayıp şehir Atlantis gibi bir medeniyet yerin altında adeta kayboldu.
İşin sosyal boyutu dışında doktor kimliğim ile de depremin ilk anından itibaren depremzedelere yardım etmek için uğraşıyorum. İlk zamanlarda enkaz altından çıkartılan hastaların transportu ve ilk müdahalelerinin yapılması için Dörtyol, Adana, Mersin, Tarsus’ta bulunan hastanelerdeki özveri ile çalışan meslektaşlarım ile irtibata geçip durumu ağır olan hastaları Hacettepe Üniversitesi Hastanesine kabul ettim. Yüzlerce hastanın gece gündüz ameliyatları ile her geçen gün katlanarak artan sağlık sorunlarına çözüm üretmeye çalıştık. Bir yandan ölümle buruna gelmiş hastanız, aynı zamanda çocukluk arkadaşınız, dostunuz veya akrabanız olduğunu düşünürseniz ne kadar zor bir süreç olduğunu anlayabilirsiniz.
Hacettepe Üniversite Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü kaynak: Prof. Dr. Gazi Huri
Hatay'da meydana gelen deprem sadece binaları değil tarihi eserleri de yerle bir etmiş ve çok sayıda can kaybına yol açmıştır. Hayatta kalanların bir kısmı travma geçirmiş ya da hastadır. Ne yazık ki depremde bir bacağını ya da elini kaybeden çok sayıda insan da var. Oradaki insanlara tam olarak yardım etmeye karar verdiniz ve bu amaçla bir dernek kurdunuz. Bize bu dernek hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yeniden Antakya Platformu (YAP) Derneği, insan unsurunu temel öncelik alarak, Hatay’ın sosyokültürel mirasının devamını sağlamak üzere projeler geliştiren, Birleşmiş Milletler (UN), UNDP, Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF, Büyükelçilikler, diğer STK’lar, kurum ve kuruluşlar ile iş birliği içerisinde olan, fiilen veya gönül bağı ile Hataylı kişilerin oluşturduğu açık, şeffaf, net ve güvenilir, politikalar üstü bir inisiyatiftir.
Çok sesli, eşitlikçi, yerli, kapsayıcı ve işbirlikçi bir dernek olan YAP’ın, uluslararası saygın sivil toplum kuruluşlarında da görevleri olan, etkin ve liyakatli bireylerden oluşan beş ana komisyonu bulunuyor. Bunlar; Hatay Kültürel Mirasları Koruma Komisyonu, Tarım ve Gastronomi Komisyonu, Sağlık Komisyonu, Eğitim ve Burslar Komisyonu ve Yerel Kalkındırma Komisyonu. Her komisyon kendi içerisinde projelerle devamlılığını sürdürerek topluma ve Hatay’a katma değeri yüksek girişimlerde bulunması hedefleniyor.
YAP olarak amacımız, erken dönemde Hatay’dan göçü engelleme, orta dönemde ise Hatay’a tersine göçü teşvik etmektir. Bu gaye ile ilk etapta sağlık, eğitim ve tarım konularında projelerimize öncelik verdik. Yeniden Antakya Platformu’nun, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) desteği ile hazırladığı ve eş zamanlı Japonya Büyükelçiliğine destek için başvurduğu Gezici Sağlık Taraması Aracı (GSTA) projesi çok yakında hayata geçecek. Projenin kapsamı Hatay ve Hatay’ın kırsal alanında sağlık hizmetlerine ulaşmada güçlük çeken çocuk, genç, kadın, yaşlı, engelli, yatağa bağımlı dezavantajlı gruplar başta olmak üzere tüm Hatay sakinlerine düzenli sağlık taraması yapacak bir gezici sağlık tarama aracı temin edilmesi ekseninde kuruldu. Böylece erken tanı ve koruyucu sağlık hizmeti verilen, depremden etkilenen vatandaşlarımızın sağlıklı bir yaşam sürmelerine destek vermiş olacağız. Bunun yani sıra Avrupa Birliği’nin Hatay’da yerel üreticiyi destekleyen tarım odaklı proje çağrıları yakından takip edilmekte ve bölgemize katma değer sağlayacak projelerin hayata geçirilmesini sağlamayı planlıyoruz. İnsanlık tarihinde görülen en büyük yıkımlardan biri olsa da, yeniden kalkacağımıza inancımız tam.
Uzuvlarını kaybetmiş insanlara protezler ve diğer ortopedik yardımlarla yardımcı olmak istiyorsunuz. Hatay'da kaç kişinin uzuvlarını kaybettiği biliniyor mu, böyle bir rakam var mı ve bu proje tam olarak nasıl finanse edilecek?
Deprem sonrası hayat kurtarmak için yüzlerce depremzede acil ampütasyon (uzuv kesilmesi) yapılmak zorunda kalınmışıdır. Bunun da maalesef bireylerin ileri dönemlerde fiziksel, psikolojik ve sosyal travmaya neden olacağı kaçınılmazdır. Bugüne kadar depremin yol açtığı uzuv kayıp verileri resmen açıklanmamış olsa da sahadan aldığımız ve gözlemlerimiz maalesef binlerce uzvunu kaybetmiş bireyin olduğu yönündedir. Bundan daha fazlası da, kişilerin uzuvları olsa da deprem sırasında kol ve bacak sinirlerinin ezilmesine bağlı, hareket kabiliyetini yitirmiş onbinlerce fiziksel engellinin olacağı gerçeğidir.
Bu nedenle, sağlık ve engelli bireyler konusu YAP için öncelikli konuların başında gelmektedir. Bu bağlamda Harvard Üniversitesinden Prof. Dr. Gökhan Hotamisligil, Çukurova Üniversitesi ile birlikte ampute çocuklarımızı toplumun sağlıklı ve işlevsel birer üyesi haline getirmek ve aynı zamanda ampute çocuklarımızın yasa uygun ortopedik yardım almalarını sağlamak amacı ile “Çocuk İyilik Merkezi” adında bir projeyi başlattılar. Biz de YAP Derneği olarak bu projenin kamuda yaygınlaştırılması ve hizmetin ihtiyaç sahiplerine ulaşması için gönüllü olarak desteklerimizi sürdürmekteyiz.
Aynı zamanda YAP bünyesindeki sağlık komisyonumuz, ampute erişkinler için de bir çalışma başlattı. Doktorların, protez/ortez uzmanlarının, akademisyenlerin ve tedarik zincirinden temsilcilerin olduğu bu grup depremde uzuvlarını kaybetmiş bireylere protezlerinin yapılması için çalışmaktadır. Bu grubun finansmanı derneğimize yapılan ulusal ve uluslararası bağışlardır ve tedarikçiler yapmış oldukları protezden herhangi bir kar amacı gütmemektedir. Şu ana kadar 4 ampute erişkin protezinin tedariki için gereken bağışlar ve çalışmalar başlatılmıştır.
Ne yazık ki deprem birçok okulu da yerle bir etti. Bu nedenle birçok çocuk eğitim alamıyor. Siz ve derneğiniz bazı çocukların yeniden eğitilebilmesini sağlamaya çalışıyorsunuz. Samandağ'da halihazırda bir okul projeniz var. Bu proje hakkında bilgi verebilir misiniz ve diğer il ve ilçelerde de bu tür projeler planlıyor musunuz?
Depremde yıkılan ve ağır hasarlı olup yıkılacak binlerce yapı içerisinde maalesef yüzlerce okul binası da var. Şehir merkezinde sağlam ve ayakta kalmış birkaç okul binası da Valilik ve Emniyet Müdürlüğü gibi kamu kurumlarına tahsis edildi. Bu durumda Hatay merkez ve Samandağ’da sağlam kalan okul sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Yeniden Antakya Platformu Derneği olarak bölgede yapmış olduğumuz ziyaretlerde, 1998’den bu yana başarılı biçimde eğitimde rol almış Ekin Okullarının Antakya ve Samandağ‘da sağlam ve hasarsız birer okul binalarının olduğunu tespit ettik. Depremin yaralarını sarmak, Hatay’da kalan ailelere ve çocuklara destek olabilmek “Yeniden Antakya Platformu Derneği (YAP)” nin himayesinde Ekin Okulları ile birlikte Samadag’daki okulda “Gönüllü Eğitim Merkezi” projesini hayata soktuk.
Eğitim Merkezindeki 750’e yakın öğrenci sadece eğitim almamakta, aynı zamanda psikososyal destek. tiyatro gösterileri, spor müsabakaları ve el işi atölyeleri ile depremin yarattığı travmayı atlatarak topluma yeniden kazandırılmaları sağlanmaktadır. Eğitim Merkezinde ki çalışmalar tamamen gönüllülük temelinde yürütülmekte, çadırlar, teknik donatılar ve eğitim materyalleri gibi birçok temel ihtiyaç başta YAP olmak üzere birçok yardım kuruluşundan yapılan bağışlar aracılığı ile karşılanmaktadır. Uzun yıllar hizmet verecek olacak Gönüllü Eğitim Merkezimizde özellikle yemek ve su gibi temek ihtiyaçlar başta olmak üzere, eğitim, öğretim, spor, kişisel gelişim gibi konulardaki ihtiyaçlar artarak devam etmektedir. Bu konudaki en önemli kaynak merkezimize yapılacak bağışlar ve yardımlar olacaktır.
Dernek Bağış Hesaplarımız kaynak: Prof. Dr. Gazi Huri
Samandağ YAP Gönüllü Eğitim Merkezi kaynak: Prof. Dr. Gazi Huri
Aynı zamanda, kapasite olarak Samadağ’daki Gönüllü Eğitim Merkezimizin dört katı büyüklüğündeki Antakya okul binasının restorasyon çalışmlarına da başlanmış ve yeni dönemde eğitim öğretim sezonuna hazır hale getirilmesi amaçlanmıştır.
Antakya YAP Gönüllü Eğitim Merkezi kaynak: Prof. Dr. Gazi Huri
YAP Derneği ve Ekin Okulları, kız çocuklarımızın eğitime, kadınlarımızın istihdama erişimini olumlu yönde destekleyecek ve ayrımcılığı dışlayacak önlemler alacaktır." Burda Hangi önlemler alınacak?
Hatay kız çocuklarını okutma oranında Türkiye’de en önde yer alan ilidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda gelmiş olduğu safhada Türkiye’ye örnek olabilecek Hatay’ın bu özelliği de geliştirilip yaşatılmalıdır. YAP Derneği ve Ekin okulları kızlarımıza eğitime, kadınlarımıza istihdama erişimde pozitif ayrımcılık yapacak adımlar atacaktır. Bunun için özellikle depremde ailesini kaybetmiş kız cocukalarımızın eğitim programına kabulünde ve eğitim bursu programlarından faydanlanma konusunda öncelik verilecektir. Aynı zamanda uzun soluklu olan merkezimizde kadın istihdamına öncelik verilecek ve hizmet alımlarında mümkün olduğunca kadın ve yerel üreticiler ile çalışılacaktır. Bu şekilde gelirini kaybetmiş, maddi zora düşmüş ailelere sağlanacak bu yardımlarla, Hatay’ın toparlanmasına ve yeniden ayağa kalmasına büyük bir destek sağlanmış olacaktır.
Özellikle Antakya'da birçok tarihi bina ve anıt depremde yıkıldı. Sizce en kötü etkilenen ve yeniden inşa edilmesi gereken binalar hangileri? Ve derneğiniz bunun için bir bütçe sağlayacak mı?
Yüzyıllar boyunca onca büyük depremlere dayanmış, şehrin merkezindeki Kurtuluş Caddesi, 7. yüzyılda Anadolu’nun ilk camilerinden biri olarak kabul edilen Habib-i Neccar Camisi, 16. yüzyılda Memlükler tarafından inşa edilen Ulu Cami, Antakya Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesi, “Çan-Ezan-Hazan” fotoğraflarının karesindeki Sarimiye Camisi minaresi, hemen yani başındaki Katolik Kilisesi ve Sinagog, bir asırdır ayakta duran Affan Kahvesi, köprübaşının sembolleri. Ataturk’un bize mirasi olan Hatay’in Turkiye’ye ilhakinda sembol bina olan tarihi meclis binasi, Antakya postanesi ve eski belediye binası ile birlikte tarih, kardeşlik, hoşgörü kokan eski Antakya sokakları… hepsi yıkıldı. Kanimca sehrin ihyasina buralardan baslanmasi toplumda bir umut isigi yaratacaktir.
Son olarak eklemek istediğim, Antakya kültürünü ve medeniyetini yeniden inşa etmek istiyorsak binalardan önce bölge insanını ihya etmeliyiz. Sağlıklı ortamlarda barınma, eğitim ve istihdam imkanlarının kalıcı bir biçimde sağlanması öncelik olmalıdır. Sonraki hedef olarak da Antakyamizin sembolleri haline gelmiş binalarının yeniden ayaklandirimasi gerektiğini düşünüyorum. Bu binaların ayaklandirilmasi projelerinde özellikle bölge halkının istihdam edilmesi, gereken malzemeleri yerel üreticilerden temin edilmesi kentin yeniden ihyası için kaçınılmaz olacaktır.